22 Haziran 2008 Pazar

GÜVERCİN HİKAYESİ



GÜVERCİN
Son birkaç gündür blog sayfama bağlanamıyorum.İnşaallah proplem uzun sürmez. Bu ara bir güvercin yavrusu ile arkadaş olduk.Bir gece televizyonda maç izlerken, salon balkonunda gürültü oldu.Nedir diye baktığımızda bir de ne görelim? Yavru bir kuş, kanat çırpıyor.Önce biraz ürktük. Ortalıkta yine kuş gribi söylentisi de vardı.Torunum da bizimleydi. -Bakayım bakayım diye bebek şivesi ile durmadan konuşuyor, aslında gizli bir korkaklıkla uzaktan beni ve elimde tuttuğum yavru güvercini seyrediyordu. Bir kab içine su, başka bir kaba ise biraz buğday döküp balkona bıraktık. Güvercini de aynı şekilde oraya usuletle bıraktım.Balkonun ışığını da yakarak onun yem yemesini ve su içmesini görelim dedik. Çünkü hasta olsa eminim ne su içebilir ne de yem yiyebilirdi.Müthiş bir iştahla balkondaki nevalelerini yedi. Hatta sevinçli birşeyler mırıldanıp suyunu da içti. İçeriden balkonun kapısını kapatıp,devam etmekte olan milli maçımızı seyrettik. İki sıfır yenik durumdan, üç gol atarak zaferle çıkan aslanları tebrik ederiz.Bu sevincin ateşi bize herşeyi unutturdu. Ne güvercin, ne de balkon hatırımıza bile gelmedi.